Tarihteki ilk fotoğrafın tam olarak hangi tarihte çekildiği muamma. Bilinen ilk örneği, doğu Fransa’da, 1826 ya da 1827 yıllarından birinde çekildi.
Aslında bu devrimsel çalışmaya “Fotoğraf çekmek” demek pek doğru olmaz.
Fransız mucit Nicephore Niepce’in çalışması hiç de anlık değildi çünkü.
Bugün basit bir fotoğraf makinesiyle dahi saniyenin 8000’de biri hızında bir kare elde edebilmek mümkün…
Ama Niepce’in mekanizması, ince delikten geçen görüntünün alaşımlı metal tabakaya ağır ağır pozlanması prensibine dayanıyordu.
‘Le Gras Penceresindeki Manzara’ adlı fotoğraf, 8 saatte oluşturuldu.
Pek belirgin olmayan manzaraya dikkat kesilirseniz, diğer binaların çatılarını ve gökyüzünü görebilirsiniz.
Bu ilk fotoğraf makinesinden biraz söz edelim.
Bu sistem Camera Obscura olarak adlandırılıyor. Işık almayan bir mahsene açılan iğne ucu büyüklüğündeki bir delik, karşısındaki görüntüyü ters çevirip iç yüzeye yansıtıyor.
Camera Obscura, çok eski çağlardan beri bilinen bir yöntem.
Uzakdoğulu keşişlerden tutun da, Müslüman bilimci İbn Heysem’in bu tekniği kullanarak gösteriler yaptığı söylenir.
Çünkü, bilirsiniz, fotoğrafı oluşturan şey, görüntünün elde edilmesi değil, onun ölümsüzleştirilmesidir. Niepce’nin yaptığı da buydu.
Deliğin arkasına, ışığa duyarlı kimyasal bir tabaka koydu ve yansıyan görüntünün pozlanmasını bekledi. Sonuç: İlk fotoğraf ve Daguerreotype’a giden bir standartlaşma süreci…
300 yıla merdiven dayamış bir hikaye… Fotoğraf, o günden bu yana üstüne koyarak büyüyor.
Eserin orijinali, Teksas/Austin’deki Harry Ransom Center adlı sanat arşivinde bulunduruluyor.